Jüpiter'in 18 katı kütleye sahip dev bir gezegen keşfedildi

Modern astronominin en büyük zorluklarından biri olan ‘sönük yoldaşları görüntüleme’ sorunu, yenilikçi bir teknoloji entegrasyonuyla aşılıyor. OASIS (SCExAO Görüntüleme Araştırması ile Gözlem Hızlandırıcıları) projesi kapsamında çalışan bilim insanları, uzay tabanlı verileri yer tabanlı gelişmiş görüntüleme teknolojisiyle birleştirerek uzayın derinliklerinde gizlenen iki yeni gök cismini doğrudan görüntülemeyi başardı.Mevcut teleskoplarla yıldızların yalnızca yüzde 1'inin yörüngesindeki cisimlerin görüntülenebildiği düşünüldüğünde, bu keşif astronomi dünyasında büyük bir teknik başarı olarak kabul ediliyor.VERİ FÜZYONUYLA GELEN KEŞİFKeşif süreci, Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) Hipparcos ve Gaia uydularından alınan hassas ölçümlerin analiziyle başladı. Yıldızların kütleçekimsel ‘yalpalamalarını’ takip eden araştırmacılar, görünmeyen yoldaşların varlığını tespit etti. Ardından, Hawaii'de bulunan Subaru Teleskobu'nun üstün hassasiyete sahip SCExAO (Subaru Koronagrafik Aşırı Uyarlamalı Optik) sistemi devreye girerek bu cisimleri doğrudan görüntüledi.Keşfedilen cisimler şunlar:HIP 54515 b: Aslan takımyıldızında, 271 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor. Jüpiter'in 18 katı kütleye sahip olan bu dev gezegen, yıldızına Neptün mesafesinde dönüyor.HIP 71618 B: Bootes takımyıldızında, 169 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve Jüpiter'in 60 katı kütleye sahip bir kahverengi cüce.ROMAN TELESKOBU İÇİN ‘KAYIP HALKA’ BULUNDUKeşfedilen kahverengi cüce HIP 71618 B, bilimsel değerinin ötesinde stratejik bir öneme sahip. ‘Başarısız yıldız’ olarak da adlandırılan bu cisim, NASA'nın fırlatmaya hazırlandığı Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu için gerekli olan tüm katı test gerekliliklerini karşılayan ilk ve tek doğrulanmış hedef oldu.Roman Teleskobu, gelecekte Dünya benzeri gezegenleri görüntüleyebilmek için yıldız ışığını bloke eden ‘koronagraf’ teknolojisini kullanacak. Ancak bu teknolojinin test edilebilmesi için, ana yıldızından belirli bir parlaklık oranında (on milyar kat daha sönük) ve doğru konumda olan bir test objesine ihtiyaç duyuluyordu. HIP 71618 B, bu kriterleri tam olarak karşılayarak, gelecekteki ‘İkinci Dünya’ arayışlarının teknolojik altyapısını doğrulayacak kilit taşını oluşturuyor.YER VE UZAY TELESKOPLARININ SİNERJİSİOASIS ekibinin başarısı, uzaydan yapılan hassas kütleçekim takibi ile yer tabanlı doğrudan görüntülemenin bir araya getirildiğinde neler başarılabileceğinin bir kanıtı niteliğinde. Uzmanlar, bu tür hibrit gözlem tekniklerinin, Subaru Teleskobu gibi yerleşik gözlemevlerinin önemini koruyacağını ve yeni nesil uzay teleskoplarına rehberlik etmeye devam edeceğini belirtiyor.